
MUSTAFA VURGUN
(Cambridge Unıversity)
(English Teaching)

Bir günlük Degil;Ömürlük Ögreten sistem ile İNGİLİZCE




“.”
24 Ayda Alabileceğiniz İngilizce Eğitimini 3 Ayda Veren Tek Uzman Ögreticiyim!
Derdinizi Anlatacak Kadar Değil, Kitap Yazacak Kadar Öğreneceksiniz.YETERKİ SİZ KELİME EZBERLEYİN.
75 SAATTE İNGİLİZCE
Mustafa Vurgun, Cambridge Unıversity
ÖGRETEN SİSTEMİ.....
KİTAP YOK
Dil öğreniminde kitabın ne denli önemsiz olduğunu sizlere anlatmadan önce, okul dönemlerinizi hatırlamanızı isteyeceğiz. Okul döneminde İngilizce dahil, birçok dersi kitaplarla öğrenmeye çalıştık. Gelin görün ki; tüm dersleri anlamamıza ve uygulamamıza büyük ölçüde yardım eden kitapların, İngilizce de hiçbir pozitif etki oluşturmadığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Okul döneminde İngilizceyi kesinlikle öğrenemediğimiz gerçeğini kabul etmekte hiç zorlanmadık. Sonucun böyle olacağı gün gibi ortadaydı.
İş yaşamına başladıktan sonra İngilizcenin artık gereksinim değil de zorunlu olduğunu anladıktan sonra, İngilizce kurslarına gitmeye karar verdik. Eğitim aldığımız dil kursu da, tıpkı okul dönemimizde olduğu gibi bize kitap verdi. Hemen akla şu soru geliyor. Zaten kitapla öğrenmek mümkün olsaydı benim okul döneminde İngilizceyi öğrenmiş olmam gerekmez miydi? Yani İngilizce öğrenmek umuduyla gittiğimiz kurslar okuldaki sistemin aynısını malesef uyguluyorlar. Sonuç: yine boşluk doldurmacalar, yine Mr. ve Mrs. Brown'lar, yine ezber cümle kalıpları ve yine elde koca bir sıfır.
Bir daha düşünün. Kitapla öğrenimin üzerinizdeki olumlu sonuçlarını sayabilir misiniz? Cevabınız biz de duyduk. Kesinlikle HAYIR!
KUR YOK
Kur mantığının bir tek Türkiye'de mevcut olduğunu biliyor muydunuz? Dilin parçalara ayrılması olarak da addedebileceğimiz kur mantığının, tamamen ticari bir hile olduğunu bilmenizi isteriz.
Dil bir bütün olması nedeniyle, dil de mevcut olan tüm yapıların öğrenen kişiye kanalize edilmesi zorunludur. Biz Türkçeyi kur mantığıyla öğrenmediğimiz gibi, İngilizler de İngilizceyi kur mantığıyla öğrenmemekteler.
Kur mantığının kişiye kattığı olumlu (!) etkiden daha ziyade, kişiyi dilden ne kadar uzaklaştırdığını tartışmak çok daha faydalı olacaktır.
Dili sevdirmek ve bilinçli öğretmek yerine, eline kitabı alıp ve aynı kitabın öğrenciler tarafından da takip edilmesini sağlamak akla ve mantığa tamamen ters kavramlar olduğunu kabul etmek gerek.
Siz biriyle İngilizce konuşacağınız zaman, "Maalesef ben o konuya gelmedim" dediğinizde, kendinizi ne kadar mutsuz ve çaresiz hissettiğinizi hatırlayın.
Bu yüzden, öğrenme süre tümdengelim, tümevarım mantığı üzerine oturmak zorundadır. Herşeyi öğrendikten sonra kişi ancak konuşabilir. Aksine hep ezber cümleler söyleyip söyleyip durur.
SIKICI DİL BİLGİSİ YOK
Bu, dilbilgisinin gereksiz veya önemsiz olduğu anlamına gelmez. Bilakis, dilbilgisi dildeki en önemli yapıtaşlarından biridir. Burada tartışılması gereken nokta dilbilgisinin önemi değildir. Dilbilgisini öğrenirken, kişinin sıkıntılar yumağıyla uğraşması anlamına gelmektedir.
Dilbilgisi öğretildiğini hissetmeden, dilbilgisini bilmek zorundasınız. Bunu şöyle de düşünebiliriz. Daha önce hiç oynamadığınız bir oyunu öğrenirken, ilk önce oyunun kurallarını bilmek zorundasınız. Kuralı bilmeden oyuna başlamanız, hem ciddi hatalar yapmanıza sebebiyet verir hem de canınızı fena halde sıkacağından oyunu bir an önce terketmenize.
Dilbilgisi kurallarını sıkıcı olmadan, mantık çercevesinde öğrendiğinizde, ezber cümleler yerine; kendinize ait olan ve kendinizin yönlendirebileceği cümleler yapmanıza olanak tanır.
İstediğiniz sadece konuşmak değildir ve olmamalıdır da. Dil okuma, yazma, anlama, anlatım, çeviri ve konuşmadır. Dilbilgisi tıpkı, hiç okul eğitimi almamış ve yüksek tahsili yapmış kişi arasındaki fark gibidir. Tahsilsiz kişi de Türkçe konuşur, yüksek tahsilli de. Bu iki kişinin farkı, konuşurlarken ortaya çıkar. Tahsilsiz kişi, basit cümlelerle konuşmasını sürdürürken; tahsilli kişi cümleleri bir maestro gibi yönetir. Dili ezber olmadan kendi tekelinize alıp özgürce kullabilme özgürlüğünde olmak için dilbilgisi önemlidir ama bu iş yine kitapla olmaz.
DÜNYA SİZİN OLABİLİR!
